SON DAKİKA

Sivastan Haberler – Sivas Güncel ve Son Dakika

“Dileğimiz Tabiat Varlığının Ve Canlı Türlerinin Korunmasıdır”

Bu biyografi 19 Şubat 2022 - 10:06 'de eklendi ve kez görüntülendi.

Kürkçü, “Binlerce yılda oluşmuş Zara Kaz Gölü’nün bu eşsiz tabiat varlığının ve canlı türlerinin bizim yaşadığımız dönemde elimizden kayarak yok olmasına bizlerin gönlü razı olmayacaktır.” dedi.

SİVAS ZARA KAZ GÖLÜ’NÜN GEÇMİŞİ VE BUGÜNÜ

Doğaseverlerin, çevrecilerin ve Sivas Zara öz köyleri bölge halkının yakından takip ettiği, Zara’nın yaklaşık 13 km uzağında bulunan doğa harikası Kaz Gölü’nün yıllardır süren yaşam mücadelesini ve hikayesini, çocukluğu Kaz Gölü’nün hemen bitişiğindeki Eymir Köyü’nde geçen, gölün geçmişi ve bugünkü durumunu en iyi bilenlerden biri olan, doğa dostu iş insanı ve ZASİAD (Zara Sanayici ve İş Adamları Derneği) 5. dönem başkanı Musa Kürkçü ile “Sivas Zara Kaz Gölü’nün Geçmişi Ve Bugünü” üzerine bir söyleşi yaptık.

Kürkçü, geçmişten bugüne Sivas Zara Kaz Gölü ile ilgili şunları paylaştı.

Kaz Gölü, binlerce yılda oluşmuş bir eko sisteme ve habitata sahip doğa harikası, doğal yaşam alanı olan bir kuş cennetidir. Yapılan bütün tahribata ve olumsuzluklara rağmen yaşam mücadelesini kazanmış ve binlerce yılda oluşan yaşam alanı bugüne kadar gelmiştir. Gölün hikayesinden kısaca bahsedecek olursak 1950 li yıllarda sulak alanların kurutularak tarıma kazandırılması ve sıtma ile mücadele politikası gereği göl hendek açılarak boşaltılmıştır. Ayrıca gölü besleyen iki adet derenin yönleri de değiştirilip göle akması engellenmiştir. Gölün içinde bulunan su kaynağı sebebiyle göl tamamen yok olmaktan kurtulmuş ve göl habitatının yaşamı günümüze kadar bu sayede devam etmiştir. 50 li yıllarda gölün boşatılmasıyla gölün su hacmi ¾ oranında azalmış; susuz kalan alanlar tarıma kazandırılmış ve göl yatağından karayolu geçirilmiştir. Aradan geçen uzun yıllar boyunca suyu tahliye etmek için açılan kanal kendiliğinden, doğal sebeplerle tekrar dolmuş ve göl haznesi eski haline gelmese bile su seviyesi tekrar yükselmiştir. Bu süreç 2018 yılında su kanalı tekrar ne amaçla olduğu bilinmeden derinleştirilerek gölün suyu tekrar boşaltılmış ve göl ikinci kez kuruma noktasına getirilmiştir. Olayın duyulması üzerine ZASİAD yönetimi konuya müdahil olmuş, açılan kanal ZASİAD tarafından doldurularak kış mevsiminde gölün tekrar su tutması sağlanmıştır. Konu öncelikle yöredeki sivil toplum kuruluşlarına, kamuoyu ile ilgili makam ve mercilere iletilmiş olup, gelecekte böyle bir durum yaşanmaması için ilgili makamlarca çalışmalar başlatılmıştır. Tarım ve Orman Bakanlığı Milli Parklar ve Doğayı Koruma Genel Müdürlüğüne bağlı Sivas Şube ve Malatya Bölge Müdürlüklerince Kaz Gölü’nün ulusal öneme haiz sulak alan ilan edilerek koruma altına alınması için özverili çalışmalar başlatılmış ve Kaz Gölü’nün “ulusal öneme haiz sulak alan” ilan edilmesi için bakanlığa teklifte bulunulmuştur. Tarım ve Orman Bakanlığınca buranın “mahalli öneme haiz sulak alan” ilan edildiği 26.11.2019 tarihinde bildirilmiştir. Alınan karar Kaz Gölü’nün yasal statüye kavuşması, yaşaması ve habitatın devam etmesi için büyük bir umut olmuştur. Bu durum bölge halkı ile konuya dahil olan sivil toplum kuruluşları ve doğaseverler tarafından büyük bir sevinç içinde karşılanmıştır.

-Sayın Kürkçü, çocukluğunuz burada bu bölgede geçti. Kaz Gölü ile ilgili doğal yaşamı anlatır mısınız?

-Çocukluğum, anlattığım gibi burada geçti; ancak insanlar Kaz Gölü ile ilgili hissettiklerim, gördüklerim, yaşadıklarım ve anlattıklarım konusunda çocuk gözüyle -hayal mi görüyorsun- diyerek yıllarca beni alaycı bir tavırla dinledi. Gölün boşaltılması ve sazlıkların yakılmasından sonra konuya bir şekilde ben de dahil oldum. Tarım ve Orman Bakanlığı Milli Parklar ve Doğayı Koruma Genel Müdürlüğü kayıtlarından öğrendiğimize göre Kaz Gölü’nde 131 kuş türü kuluçkaya yatmakta ve burada konaklamaktadır. Bunların birçoğu nesli tükenmekte olan türlerdir. Küçük beyaz akbaba, ebabil, turna ve toy gibi kuş türleri göl ve gölün çevresindeki habitatta yaşamaktadır. Yine gölün habitatında 22 memeli, 11 sürüngen ve 8 iki yaşamlı tür de hayatını sürdürmektedir. Kaz Gölü’nün en önemli özelliği “sülük gölü” olmasıdır. Tıpta kullanılan çok kaliteli birsülük popülasyonu gölde yaşamaktadır. Daha önce de çok defa anlattığım gibi Endonezya’nın Bali adasına gittiğimizde orada Sivas’tan getirilen balık ve sülüklerin kullanıldığı sağlık ve tedavi merkezi olduğu söylendi ve oraya davet edildik. Giriş ücretinin pahalı olduğu gerekçesiyle birlikte olduğumuz turist kafilesi buraya gitmekten vazgeçti. Sonuç olarak bu durum gölümüzün ne kadar özel ve değerli olduğunu göstermektedir. Ayrıca göl faunasında yine Tarım ve Orman Bakanlığı Milli Parklar ve Doğayı Koruma Genel Müdürlüğü kayıtlarından öğrendiğimize göre yetişen her 100 bitkiden 17 si endemik türdür. Yani dünyada yalnızca burada yetişmektedir. Bu bitki zenginliği ilaç, kozmetik sanayi ve bal üretimi için çok önemlidir. Kaz Gölü yalnız bu özelliği ile dahi korunmaya değerdir. Bu vesile ile Tarım ve Orman Bakanlığı Milli Parklar ve Doğayı Koruma Genel Müdürlüğü kayıtlarından alınarak öğrendiğim bilgilerin çocukluğumdaki bilgileri teyit etmesinden ötürü çok mutluyum.”

-Sayın Kürkçü, Kaz Gölü’nün durumuyla ilgili gerçekten çok geniş bir bilgi paylaştık; şimdi biraz da dilerseniz gölün son durumuyla ilgili neler yaşandı, neler oluyor ve bundan sonraki süreçte neler olacak sizden dinleyelim.

“Kaz Gölü resmi olarak koruma altına alındıktan sonra Tarım ve Orman Bakanlığı Milli Parklar ve Doğayı Koruma Genel Müdürlüğünce gölün eski haline getirilmesi için Sivas’ta 2 kez yönetim planı çalıştayı düzenlendi. Çalıştaylardan birine ben de katıldım. Orada konunun uzmanlarını dinledik. Gölün hakikaten bir doğa harikası olarak ne kadar değerli olduğunun yanı sıra gölün üstündeki sazlıklarda çıplak ayakla yürümenin bile tedavi edici olabileceği beyanında bulunuldu. Ayrıca gölün içerisinde bulunan kaynak suyunun Sivas’ta bulunabilecek en kaliteli içme sularından biri olması ve kuşların en olumsuz şartlarda bile bu kaynak suyu sebebiyle burayı terk etmedikleri değerlendirilmiştir.

Sivas’ta düzenlenen bu çalıştaylarda Kaz Gölü’nün eski yaşam alanına kavuşması için gölün içinden geçen karayolunun gölün dışına alınması, çok kurak mevsimlerde gölün tamamen kurumaması için Gümüşçevre Köyü Karadere Göleti’nden borularla su getirilmesinin bile tartışıldığı bu süreçte aldığımız 2 olumsuz haberle sarsıldığımızı söyleyebiliriz. Birincisi; gölün güneyindeki Çaldağı Tepesi’nde patlatmalı kalker ocağı açılarak 50 yıl süre ile her yıl 600 bin ton mıcır çıkarılması projesi; diğeri ise gölün doğusunda ve güney doğusunda 2 ayrı sahada mangan ocağı işletmeleri açılması projesiydi. Kalker ocağının faaliyete geçmesi halinde haftada 2.5 ton patlayıcı ile patlatma yapılacağı bu nedenle bırakın Kaz Gölü’nde yaşamın devamını, Zara’dan başlayıp tüm öz köylerini de içine alan bölgede yer altı sularının koruyacağı ve insan yaşamının olumsuz etkileneceği anlaşıldığından Zara ‘da bulunan tüm sivil toplum kuruluşlarınca (ZASİAD , Zaralılar Vakfı, Köy Dernekleri ve Federasyonları, Ziraat Odası) muhtarlıklar ve sivil toplum örgütleri ile tüm öz köyleri halkının katılımıyla Kaz Gölü’nde toplantı yapıldı. Yapılan konuşmalarda yaşanabilecek olumsuzluklar dile getirilerek burada maden ocaklarına rıza gösterilmeyeceği beyan edildi.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Sivas İl Müdürlüğünce Yapak Köyü’nde düzenlenen ÇED toplantısı sonucunda bu bölgenin nesli tükenmekte olan “Anadolu Dağ Turnalarının” üreme ve yaşam alanı olduğu gerekçesi ile kalker ocağı ile ilgili çalışmalara devam edilmeyeceği ve ÇED sürecinin sonlandırıldığı 30.11.2021 tarihinde taraflara bildirildi. Mangan sahaları ile alakalı ikinci işletme başvurusunda ise daha önceden buraya ÇED gerekli değildir raporu verilmesi durumuyla ilgili olarak; Kavasbaşı, Ütük, ve Eymir Köyü muhtarlıklarınca kararın iptali için Sivas Bölge İdari mahkemesine dava açılmıştır.

Bölge İdare Mahkemesi olayın incelenmesi için Sivas Cumhuriyet Üniversitesi öğretim üyelerinden oluşan bir bilirkişi heyeti görevlendirmiş olup, 02.03.2022 tarihinde bölgede incelemelerde bulunup görüşünü mahkeme heyetine sunacaktır. Bilirkişilerin ve mahkemenin vereceği karar büyük bir heyecanla beklenilmektedir.

Sulak alanları koruma yönetmeliğinin 4. maddesine göre “koruma alanı sınırının 2500 metreden daha az olmaması gerekmektedir”. Oysa buradaki koruma alanı yer yer en fazla 400-500 metreye kadar sınırlı tutulmuştur. Buna rağmen mangan ocağının 1. sahası gölden maximum 200-250 metre uzakta mevcut koruma bandının içerisinde ve 2. saha da 300-400 m mesafede koruma bandı sınırında kalmaktadır. Toplamda 250 dönüme yakın bir alanda faaliyet gösterecek maden sahasının göle ve yerleşim bölgelerine bu kadar yakın olması nesli tükenmekte olan kuşların kuluçkaya yatıp üremesini engelleyeceği gibi burada bulunan köylülerin geçimi olan tarım ve hayvancılığı da olumsuz etkileyecektir. Onun için bilirkişi heyetinin bu durumları göz önüne alacağına inancımız tamdır. Binlerce yılda oluşmuş bu eşsiz tabiat varlığının ve canlı türlerinin bizim yaşadığımız dönemde elimizden kayarak yok olmasına gönlümüz razı olmayacaktır.

Zara’da geçmişten gelen müthiş bir doğa ve çevre duyarlılığı mevcuttur. Kaz Gölü özelinden bakacak olursak bu durum, Zara için mihenk taşıdır. Zengin bir coğrafyada doğmuş ve büyümüş olmanın şansına sahibiz. Zara coğrafyası ve iklimi bize büyük zenginlikler ve fırsatlar sunmaktadır. Daha önce belirtildiği gibi bölgemizde yetişen her bitkinin %17 sinin endemik olması bitki zenginliğini göstermektedir. El değmemiş yaylalarımız, nazar boncuğu gibi özel göllerimiz, yer altı şehri niteliğindeki kaya mağaralarımız ve Zara Konakları gibi çok kıymetli tarihi, kültürel ve doğal mirasımızı koruyup sahip çıkar isek gelecek kuşaklara karşı görevimizi yerine getirmiş olacağız.”

Sayın Kürkçü, Zara halkının doğaseverliği ile ilgili ise şu ifadelere yer verdi.

“Gerçekten Zara ‘da Türkiye’ye örnek olacak bir doğa sevgisi sessiz sedasız şekilde gelişmiştir. Zaralılar gerçekten bu konuda çok duyarlılar. 2021 yılı Ağustos ayında bütün öz köylerinin ve sivil toplum örgütlerinin katıldığı “Gölümüze Sahip Çıkıyoruz” adı altında Kaz Gölü’nde geniş katılımlı bir toplantı yapıldı. Köylüler traktörlerini göle sürdü. Bu durum doğaya sahip çıkılması adına çok sevindirici bir gelişmedir. Devletin yaptıklarının dışında Zara’da sivil toplum örgütleri ve halk kendiliğinden gönüllü gruplar oluşturarak bölgeyi ağaçlandırmaya ve fidanları toprakla buluşturmaya çalışıyorlar. Buna da en güzel örnek; Zara‘nın hemen kuzey yamaçları olan Pur bölgesinde daha önceden başlatılan ağaçlandırma çalışmalarıdır. ZASİAD kurucu başkanı Fethi ARAS Bey’in bölgeyi yeşillendirmekle alakalı çalışmaları, yine aynı bölgede 79 Zara Lisesi Mezunları Derneğinin çalışmaları, Doktor Kasım DOĞAN’ın Dipsiz Göl Köyü’ndeki ağaçlandırma çalışmaları ve İş Adamı İlhan KARAİBRAHİM’in 25 yıl önce başlattığı ve şu anda güzel bir koruluk olan bölgede yapmış olduğu çalışmalar bu konuda kıymetli örneklerdir. En önemlisi, “Yeşil Zara Gönüllüleri” adı altında Doktor Ruşen SÜMBÜLOĞLU, Hüseyin AKKOYUN ve Can ARAS öncülüğünde başlatılan, Yeşil Zara Gönüllüleri grubunun çalışmaları ile Zara’nın kuzeyinde bulunan yamaçları 3 yıl içerisinde 100.000 adet fidanı toprakla buluşturmayı hedeflemektedir. Böyle bir duyarlılığın başka bir yerde olması mümkün değil. Bu kadar duyarlı insanların olduğu yerde güzel bir habitatın ve değerin yok edilmesine kimsenin vicdanının razı olmayacağına inanıyorum.”

Sayın Kürkçü, yapmış olduğumuz röportaja aşağıdaki temennilerini sözlerine ekleyerek konuşmasını şu şekilde sonlandırdı:

“Kaz Gölü ile ilgili yapılan çalışmalarda emeği geçen, konuyu gündemde tutan tüm sivil toplum kuruluşlarına, basın mensuplarına ve basın camiasına, Tarım ve Orman Bakanlığı Milli Parklar ve Doğayı Koruma Genel Müdürlüğüne bağlı Sivas Şube Müdürlüğü ve Malatya Bölge Müdürlüğü, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Sivas İl Müdürlüğü çalışanlarına göstermiş oldukları hassasiyet ve özverili çalışmalarından ötürü şükranlarımızı sunuyoruz. Ayrıca Kaz Gölü’nün mahalli öneme haiz sulak alan ilan edilmesinde ve daha sonraki süreçte canla başla çalışan ve destek olan Zaralılar Vakfı Başkanı Adnan ŞİMŞEK Bey’e, Kızılırmak Yöresi Köyleri Federasyonu Başkanı Mehmet BAĞCA Bey’e, Ziraat Odası Başkanı Zeki ŞİMŞEK Bey’e, Zara’da ata tohumu buğdayın yaygınlaştırılmasına da öncülük eden 4. dönem ZASİAD başkanı Sedat COŞKUN Bey’e, bize her konuda yol gösteren ve öncülük eden Ankara Zaralılar Dernek Başkanı Sami ÖNCÜ Bey’e, Avukat Esra ESER Hanımefendi’ye, Sivas Gezen Gözler Doğa Kulübü Başkanı Sedat Bey’e, Sivas Turizm Derneği Başkanı Gazeteci Hakan Bakar’a, Öz köyleri muhtarlıklarına ve halkına da buradan şükranlarımızı sunuyoruz. Ayrıca Kaz Gölü’nün mahalli öneme haiz sulak alan ilan edilmesinde bize destek olan ve emeğini bizden esirgemeyen Sivas milletvekilimiz Sn. Habib SOLUK Bey’e de sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz. Umarız ki her şey istediğimiz gibi olur ve doğa sevgisi, doğaya sahip çıkma duygusu Türkiye’ye örnek teşkil ederek güzel bir başlangıç olur. “

Bizler de yapılan tüm bu değerli çalışmaları saygı ve takdirle karşılıyor; Türkiye ve Sivas için değeri bir hayli fazla olan bu eşsiz habitatın ilelebet yaşamasına vesile olmasını tüm kalbimizde diliyor ve tüm doğaseverler adına emeği geçen herkese teşekkürlerimizi sunuyoruz. Saygılarımızla.”

DİĞER BİYOGRAFİLER
SON DAKİKA